-->

25 Mayıs 2017 Perşembe

Bana Yeniden Yazılar Yazdıran....

Efendim hoşbuldum...
Baya bir ara verdim sanırim 😂 2 sene kadar...
Tarkan'a yeniden şarkılar yazdıran kadın varsa, bana da yeniden yazılar yazdıran bir adam var...
Nihayetinde benim Tarkan'dan neyim eksik?
Neyse tamam saymaya başlamayalım, gece gece bunalıma girmek istemiyorum....
Bu adama takma ad düşündüm, düşündüm bulamadım. Onun adı olsa olsa aşk olur.
Ohooo bizim kız yine abayı yakmış birilerine diyorsanız o yineyi ordan usulca kaldırın. Yine değil, benzer değil, bu da şunun gibi bunun gibi değil.
Başlangıç garip tabi. Yani benden normal bir başlangıç bekleyeniniz olduğunu sanmıyorum. Sosyal medya hesapları üzerinden kızlara yürüyen adamlara zamanında çok sövdüm. O adamlara aşık olan kızlara tüüü Allah belanı vermesin senin başka adam mı kalmadı dedim. Ama Allah bu sefer beni cezalandırmak yerine, dur şu kıza yadırgadıklarını bir de güzel tarafından yaşatayım dedi herhalde...
Tabi ben bunu her zamanki gibi algılayana kadar baya yok mümkün değil böyle olamaz kesin vardır bunda birşey dedim. Yok ya yok bulamıyorum.
Hoş artık aramıyorum da...
Beni aylar önce swarmdan ekleyen bu adamı kabul ettiğimi aylar sonra gecenin bir körü bu da kimmiş yahu diye fark etmemle adamı instagramda didiklemeye karar vermem arasında geçen 3 saniye bile bana şaşırmıştır eminim. Ben hiç tanımadığım birini instagrama eklemem , ekledim diyelim bakar silerim. Neyse gecenin bir körü bunu yaptım , yattım uyudum. Sabah uyandığimda takip isteğim kabul edilmiş, takip etmek istenmişim. Kabul ettim. Adamın profiline bir girdim, bir fotoğrafı var Bay Tarçınlı Kahvenin ikizi. Yok dedim, Allah'ım yeter beni sınama. Sınama derken, çat bi mesaj. Ve ben o mesaja da cevap verdim. Kendimi aştım. Içimde senelerdir güvenle yaşayıp, her sene yerini sağlamlaştırmak için bünyeme bir kat daha çıkan rahibe ağladı o an. En üst kattan kendini atmayı bile düşündü. Ama o mesajlaşmalar bir kaç gün sürdü gitti...
Sonra içimdeki rahibe , komşusu içimdeki paranoyakla oturdu konuştu belli ki. Ben gittim ortaokuldan kalma, dünyanın en öküz erkeği olduğuna emin olduğum adamla çıktım. Sayın okur sen söyle sevgilisine adıyla hitap ederek mesaj atan erkek olur mu? Peki ya kebapçıda rakı içtikten sonra arabada elini tutan adama sormazlar mı ulan hödük o eli tuttun madem niye benimle devren gibi konuşuyosun. Neyse blog nedir ya sen napıyosun orda diye soran bir adamdı rahmetli. E sen niye çıktın bununla diyecek olursanız. Bilmediğim tanımadığım adamdansa, yüz yıldır tanıdığım, annemin de ideal damat adayı olduğunu düşündüğü biriyle olmak kolay geldi. Yorgundum ben.
Üstelik o sırada bir de bay tarçınlı kahve mesaj atmasın mı?  Geliyorum ben herşeyi oturup konuşalım diye.
7 senede yoluna koyamadıklarımızı yoluna koymaya gelecekmiş.
Buna ne derler?
Ay götüm derler. Kusura bakmayın.
Neyse efendim. Ben naptım?
Ben öküz adam T.'yi bıraktım. Zaten yoktu.
Bay Tarçınlı Kahve'ye ilk hafta gelme dedim. Ikinci hafta geleyim dememesi için gece gündüz Evrene mesaj saldım. 24 saat Berksan'ın Gelme şarkısını dinledim. Nasıl etki ettiysem adam gelmedi. Inanmayacaksınız ama bana bi ferahlama geldi.
Allah biliyor da öyle hissettiriyor demek ki.
Sonra kafam bozuldu, babam tam 3 sene sonra geldi. Ve yine gitti. Ona takıldım adamın mesajlarına müsait değilim diyerek cevap verdim ve sustu.
Ben de onu unuttum.
Sonra birden bire o mesajlar yine başladı. Ve ben bu adamla buluşmaya karar verdim. Eveet karar verdim ama, o zaman da nasıl buluşurum, adam sapık mıdır? Beni keser mi? Böbreğimi çalar mı? Arabasına binmesem mi? Bana tecavüz eder mi? Soruları kafamda tepişmeye başladı. Rahibeyle, paranoyak beynimde halaya başladı. Tey tey tey hey yavrum hey!
Ama onları uyutup kafamdan kaçtım ben.
Evime yakın bir alışveriş merkezinde buluşmaya karar verdim. Taksiyle giderim, alışveriş merkezi de güvenli diyerek hazırlanmaya başladım.
Ve o sırada bir mesaj aldım.
"Konum at, ben seni alırım."
Sıçtık.
Kafamdaki paranoyak öldürecek beni derken, mesaja konum atarak cevap verdim. Ve adamın nerde olduğunu öğrenmek için aradım. Ilk kez sesini duyduğumda bir adamın sesini sevmeyi öğrendim. Odamda kendi kendime ne güzel sesi var diye konuşmaya bile başladım. Delilik bedava sayın okur.
Taksi şoförüne bile bunda tecavüzcü tipi var mı? Gözüyle bakan ben. Bütün olumsuz düşünceleri kafamdan attım.
Normalde 3-5 arkadaşını arayıp benden 45 dakika haber alamazsanız polisi arayın diyecek potansiyeldeki ben, tıpış tıpış evden çıktım ve adamın arabasına bindim. Biner binmez o bir çift mavi gözün bana bakışını ömrüm boyunca unutmayacağim.
Ve o sanki yüz yıldır tanışıyormuş hissini.
O gün aynı mekanda 7 saat oturduğumuzu.
Günün sonunda arabadan inerken sonsuza kadar orda kalmak istediğimi unutmayacağim. Unutamam, buraya da yazdım artik 😂
Malum b12 eksikliği insanda unutkanlık yapıyor.
Ama laf aramızda bence aşk b12 eksikliğine de iyi geliyor. Çünkü insan aşık olunca onunla yaşanan hiç bir anı unutamıyor.
Öyle bir aşkın içindeyim ki sayın okur, onun elleri sanki benim ellerim, gözleri benim gözlerim, her zerresi benim. Bana ait. Kendi elim bana ne kadar aitse o kadar. Kendi gözumle neyi görüyorsam onun gözleri de öyle. O kadar benim işte.
Aşk çok olunca anlatılmıyor belki.
Anca bu kadar....
Sen benim için yaratıldın lafının ne kadar derin bir laf olduğunun ispatı bu adam.
Ufak , artık önemi kalmayan, fakat bir film sahnesine konu olacak bir ayrıntıyla yazımı ufaktan bitireyim diyorum artık...
Şimdi bir sahne düşün, bizim kız ( yani ben ) aşık. Göz telefonda, mesaj bekleniyor, o mesajlar da çatır çatır geliyor. O sırada bizim kıza annesi çok da önemliymiş gibi o günün tarihini soruyor. Gözler ekranın yukarısına kayıyor ve manidar gerçekle karşılaşılıyor.
Benim hayatımın en güzel aşķını yaşamaya başladığım gün, bay tarçınlı kahvenin doğumgünüymüş😂
Evren'e altında yatan sebebi sormadım.
Manidar tarihi kurcalamadım.
Ne mi yaptım?
Teşekkür ettim.
Şükrettim.
Çok seviyorum, çok aşığım, bu adama bayılıyorum, ayılıyorum sayın okur....



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder