-->

26 Mayıs 2017 Cuma

Paranoyaklaştıramadıklarımızdan mısınız?

E o zaman ne mutlu size.
Bana dışardan bakan ne rahat kız der.
Canım ya, dışı seni içi beni yakar.
O işler malesef öyle olmuyor işte. Malum içinde bir çok karakter barındıran bir insanım, her biri ayrı telden çalıyor bugün. Zaten ne ağır gündü bugün yahu!
Neyse ben konuya gireyim.
Ben şu an ayrılık acısı çekiyorum. Ay dur daha dün yazdın mutluydun demeyin. Ortada bir ayrılık da yok. Ben onu kafamda kendim yazdım , kendim oynadım ve şu an gerçekten ayrılık acısı çekiyorum.
Ama tabi durup dururken olmadı bunlar. O kadar da paranoyak değilim dimi?
Yok canım tabiki değilsin diyen sesinizi duydum, rahatladım.
Şimdi efendim öncelikle sevgilime bir takma ad bulamadım henüz. Onun için ona şimdilik Bay Aşk diyebiliriz. Geçici isim dedikçe de aşkı da geçici mi acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Ah ya konuya giremedim dimi...
Sabah Bay Aşk'tan "Günaydın Hatun" mesajı aldım. Hatun? O hatun bende acayip salak bir ifadeyle gülümsemeli yataktan kalkış yarattı. Içimdeki düğün hayali kuran Kezban'ın ruhu okşandı. O gazla kendime kahvaltı bile hazırladım. 32 senede sanırım 5'i geçmez.
Ama ben mutlu uyandım ya, doğanın kanunlarına mı terstir nedir anlamadim. Günüm bok gibi geçti. Öncelikle adını burdan belirtmek istemediğim twitter fenomeni bir arkadaşın lanetine uğrama korkusunu tattım. Nasıl mı? Şimdi bir önceki yazımdan hatırlarsan öküz ortaokul arkadaşımla çıkmıştım, hatırlamaz olaydık ama kilit olay bu şu an, işte ben onunla birlikteyken bu fenomen arkadaşımız bana inşallah ayrılırsın demişti ve öküzün birden sesi soluğu kesilmişti. Bugün de Bay Aşk için aynısını söyledi ya resmen gardımı aldım bekliyorum. Bekliyorum, bekliyorum.... Bay Aşk zaten gündüz çok iletişim kuramıyor, herkes ben mi? Insanlar çalışıyor tabi. Ama bugün bekliyorum işte, korkudan. Ama mesaj yok...
Alışveriş merkezindeyken Bay Aşk'a mesaj attım. Bi baktım bunun moral yerlerde. Isi ters gitmiş falan filan... Hemen o morali toparlamayı kendime görev bildim. Ideal sevgili kimliğime büründüm. Iki tutam koçluk, iki tutam psikologluk, iki tutam da aşk kattım.
Lakin tarifin dibi tuttu galiba. Seviyorum diyorum, yarım ağız cevap. Takma diyorum, uzun uzun açıklıyorum, yok arkadaş adam takıntılı yani. Hiç olacak şey mi ama? Gerçi dün aşkını bin kere haykırırken benim de domuzluğum tuttu bi düzgün laf etmedim adama ama olsun
 Nihayetinde şu an konu ben değilim o. Ve korktuğum lanet.
Ve noldu biliyomusunuz?
Ben bu gece bu adamdan iyi geceler mesajı almadım sayın okur.
Ve almadığım her saat başı dinlediğim şarkılardaki ayrılık vurgusu arttı.
Içimdeki bilge , adam uyuyakaldı gerizekalı , diyor evet. Fakat ben buna ikna olamıyorum.
Müzik dinlerken baya ağız burun kıvırmaya, olmadı Demet Akalın dinlerim demeye başladım. Ama Sıla dinledim. Sıla'nın ne kadar ayrılık şarkısı varsa hepsini dinledim.
Kendi kendime adamı kötülemeye başladım.
Çok çirkin bir insan oldum.
Eminim şu an uyuyor. Dimi uyuyordur? Uyuyor mudur?
Ya sabah da günaydın demezse? Iste bunu düşünmekten çenemin sol tarafında nur topu gibi bir sivilcem oldu.
Haydı bakalım vatana millete hayırlı olsun.


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder