-->

27 Mayıs 2017 Cumartesi

Nerde o eski bayramlar diyen teyzeler gibiyim....

2 gün önce bir heves yeniden yazmaya başladım ya, blog'la baya haşır neşir olasım geldi. Allah beni her konuda ya hep ya hiç olayım diye yaratmış. Sen 2 sene yazma, sonra gecenin 3'ünde tak kafana yaz. Gecenin 3'ünde insanlar napar? Normal insanlar uyur, sevgilisinden ayrılan aşk acısı çeker, ne biliyim en fazla insanın karnı acıkır , blog yazmaz...
Hadi yazdın, bir insan neden eski blog yazılarını okur ki?
Az önce oturdum, bütün yazılarımı okudum. Yalnız ben baya güldüm. Keşke benim gibi bir arkadaşım olsa dedim. Kusura bakmayın benim artık g.tüm kalkık, çünkü bir aslan burcu erkeğinin sevgilisi olmak bunu gerektiriyor. Körle yatan şaşı kalkar hesabı...
Gelelim fasülyenin faydalarına...
Şimdi ben eski yazılarımı okudum ya.
Kendime geldim.
Ya arkadaş ben herkese aşık oluyorum galiba.
Belki de takıntı yapıyorum ben bu herifleri.Halbuki hiç takıntılı bir insan da değilim ama ...
Bu listeden Bay Tarçınlı Kahve'yi hariç tutuyorum yalnız. Adamı çok istikrarlı sevdim. Sevmiştim yani. Sevmiyorum artık. Ama onu sevmişim yani. Okuduklarımdan bu sonucu çıkardım.
Hep araya birileri girmiş. Birilerine kaçmışım.
Bilanço çok ağır.
Blog nedir yenir mi diyen öküzden tut, kendisini at sanan bir arkadaşa kadar liste uzun. Akıl hastanesinde 15 gün konaklamış arkadaş da var, anasıyla değnekli bir üfürükçüye gidip bana büyü yapmışlar diyen adam da... ve ben annesiyle üfürükçü gezen bir adama ruh ikizim demişim. Akıl hastanesinden çıkıp bana karım gibisin diyen adamla evlenmeyi dilemek için Aya Yorgi'ye çıkarken 3 kere ölüm bir kere zatürre olma tehlikesi atlatmışım. Anam beğendi diye blog nedir deyip bana adımla hitap eden ve 15 yaşındaki kuzeniyle playstation oynamak için benimle kahve içmeye gelmeyen bir adamı hayatıma sokmuşum. Kendime çok haksızlık etmeyeyim ama en azından o öküze aşık değildim. Siz mahalle baskısı nedir bilir misiniz? İşte benim annem 10 mahalle gücünde olduğundandı o hata. Ah be anne , bu adam bana bizim evimizde hamam var, istersen saçlarını gel orada boya, rahat yıkarsın demiş adam, ah anne ya!
Peki ya diğerleri?
Ya ben bu adamlar için acı çekmişim, ama az ama çok.
Ve hepsinde bu sefer çok farklı hissediyorum demişim. Bay Aşk'ta da demişim.
Böyle birden gaza gelip girişiyorum olaya, sonra en ufak şeyde hevesim kaçıyor işte benim. Hop konunun başına dönüyoruz. Bende ya hep ya hiç durumu var. Hatta sorunu var diyelim.
Ne demek siyah ya da beyaz ol, ne demek grilerin olmasın.
Grileriniz de olsun bence. Çünkü ya beyaz ya siyah olmak çok yoruyor insanı.
Bugün eski yazılarımı okurken, yere çakıldım ben. Ah be kızım dedim, sen hep bu sefer çok farklı hissediyorsun sanmışsın dedim. Zaten 2-3 gündür de eskisi gibi değilim ben. Ha seviyor muyum, seviyorum sanki. Fakat fragman güzeldi bu ilişkide de , bu adam da değişti bence. Bir de benim en ufak şeyden hevesim kaçıyor. Ben ilgi istiyorum ya. Bunu artık kendime itiraf edebiliyorum. Gerçekten sevildiğimi her an hissetmem gerekiyor. Bu adamlardan da bunu beklemişim. Bir yerlerde eksik bir şeyler var, yama yapmaya mı çalışıyorum,yoksa içlerinden birini gerçekten sevebildim mi bilmiyorum. Kafamı karıştırdı eski yazılarım. Üstelik adam gerçekten değişti. Adamla değiştin diye dalga geçe geçe değiştirdim belki  bunu da.
Onu geç, üstümde gerçekten Bay Tarçınlı Kahve'nin laneti var. O mavi gözleriyle nasıl baktıysa bana, gözü değdi, ondan başkasıyla tam olacakmış gibi olurken ya olay bozuluyor , ya ben bozuluyorum.
Mesela şu an , gitsen Bay Aşk'a sorsan, mükemmel ilişkiyi yaşıyoruz. Hatta ruh ikiziyiz ( en azından bu üfürükçüye gitmiyor). Bana sor bir de?
Bana sorsan, bu adam değişti ( 100 kere daha yazabilirim)
Bana sorsan, tek bir hataya bakıyorum, ortada hata olmadığı için de hata yaratmaya çalışıyorum. Ne demek dün yazdığım yazıdaki gibi acaba günaydın mesajı atacak mı diye düşünmek? Atacak tabi, adama göre sorun yok ki...
Ama var işte ulan var.
Ben hep bu sefer farklı demişim. Ben hep birden gaza gelmişim. Şimdi bu sefer de aynısı mı yoksa bu sefer gerçekten farklı mı bilmiyorum ki... Anlayamıyorum.
Hevesim kaçtı yalnız benim.
Allah'tan blogu okumuyor.
Böyle nasıl anlatayım, bu sefer iyi olsun artık dersin, kaybetmek istemezsin, ama bir yandan da heves kalmamıştır , incir çekirdeğini doldurmayacak her şeyi kendine ispat yaparsın, haksız değilim ben, o değişti dersin ya, şu an oyum ben.
Hem istiyorum, hem istemiyorum.
Hem seviyorum, hem sevmiyorum.
Hem kızıyorum, hem kızmıyorum.
Ama bir yandan da ayıldım yazılarımı okuyunca.
Hepiniz bu sefer farklı diyorsunuz ya kızlar. O öyle değil işte...
Bence hepsi aynı. Farkı yaratacak olan her zaman için karşınızdaki. Adam gibi sevmeyi beceremiyor bunlar. Heves kaçırıyor bunlar.
Ben bu adamların hepsinde sevgi aramışım. Vermediklerini hissettiğim anda tırnaklarımı çıkartmışım.
Bunun da suyu ısınmak üzereymiş gibi bir his var içimde.
Ama en azından, bu sefer farklı diye bir şey de yokmuş , bunu anladım.
Döndürürse o döndürecek, giderse o gidecek...
Benden yana bir döneklik mevzusu hiç olmadı. Bu sefer de olmayacak.
Çok mu gömdüm bu adamı birden ya...
Adam benimle ilgilenmeyince, gömesim geliyor.
Farklı olsun bu sefer o zaman!
İlgilensin öküz!
Ah baba ya, sen  bana sevgini gösterseydin, ben böyle olmazdım belki....
Not: Yazarın devreleri yandı....

Edit: ( 2 saat sonra ) icimden bir ses sakin ol bu adam o okuzlerden degil diyor, seviyorum yaa!

26 Mayıs 2017 Cuma

Paranoyaklaştıramadıklarımızdan mısınız?

E o zaman ne mutlu size.
Bana dışardan bakan ne rahat kız der.
Canım ya, dışı seni içi beni yakar.
O işler malesef öyle olmuyor işte. Malum içinde bir çok karakter barındıran bir insanım, her biri ayrı telden çalıyor bugün. Zaten ne ağır gündü bugün yahu!
Neyse ben konuya gireyim.
Ben şu an ayrılık acısı çekiyorum. Ay dur daha dün yazdın mutluydun demeyin. Ortada bir ayrılık da yok. Ben onu kafamda kendim yazdım , kendim oynadım ve şu an gerçekten ayrılık acısı çekiyorum.
Ama tabi durup dururken olmadı bunlar. O kadar da paranoyak değilim dimi?
Yok canım tabiki değilsin diyen sesinizi duydum, rahatladım.
Şimdi efendim öncelikle sevgilime bir takma ad bulamadım henüz. Onun için ona şimdilik Bay Aşk diyebiliriz. Geçici isim dedikçe de aşkı da geçici mi acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Ah ya konuya giremedim dimi...
Sabah Bay Aşk'tan "Günaydın Hatun" mesajı aldım. Hatun? O hatun bende acayip salak bir ifadeyle gülümsemeli yataktan kalkış yarattı. Içimdeki düğün hayali kuran Kezban'ın ruhu okşandı. O gazla kendime kahvaltı bile hazırladım. 32 senede sanırım 5'i geçmez.
Ama ben mutlu uyandım ya, doğanın kanunlarına mı terstir nedir anlamadim. Günüm bok gibi geçti. Öncelikle adını burdan belirtmek istemediğim twitter fenomeni bir arkadaşın lanetine uğrama korkusunu tattım. Nasıl mı? Şimdi bir önceki yazımdan hatırlarsan öküz ortaokul arkadaşımla çıkmıştım, hatırlamaz olaydık ama kilit olay bu şu an, işte ben onunla birlikteyken bu fenomen arkadaşımız bana inşallah ayrılırsın demişti ve öküzün birden sesi soluğu kesilmişti. Bugün de Bay Aşk için aynısını söyledi ya resmen gardımı aldım bekliyorum. Bekliyorum, bekliyorum.... Bay Aşk zaten gündüz çok iletişim kuramıyor, herkes ben mi? Insanlar çalışıyor tabi. Ama bugün bekliyorum işte, korkudan. Ama mesaj yok...
Alışveriş merkezindeyken Bay Aşk'a mesaj attım. Bi baktım bunun moral yerlerde. Isi ters gitmiş falan filan... Hemen o morali toparlamayı kendime görev bildim. Ideal sevgili kimliğime büründüm. Iki tutam koçluk, iki tutam psikologluk, iki tutam da aşk kattım.
Lakin tarifin dibi tuttu galiba. Seviyorum diyorum, yarım ağız cevap. Takma diyorum, uzun uzun açıklıyorum, yok arkadaş adam takıntılı yani. Hiç olacak şey mi ama? Gerçi dün aşkını bin kere haykırırken benim de domuzluğum tuttu bi düzgün laf etmedim adama ama olsun
 Nihayetinde şu an konu ben değilim o. Ve korktuğum lanet.
Ve noldu biliyomusunuz?
Ben bu gece bu adamdan iyi geceler mesajı almadım sayın okur.
Ve almadığım her saat başı dinlediğim şarkılardaki ayrılık vurgusu arttı.
Içimdeki bilge , adam uyuyakaldı gerizekalı , diyor evet. Fakat ben buna ikna olamıyorum.
Müzik dinlerken baya ağız burun kıvırmaya, olmadı Demet Akalın dinlerim demeye başladım. Ama Sıla dinledim. Sıla'nın ne kadar ayrılık şarkısı varsa hepsini dinledim.
Kendi kendime adamı kötülemeye başladım.
Çok çirkin bir insan oldum.
Eminim şu an uyuyor. Dimi uyuyordur? Uyuyor mudur?
Ya sabah da günaydın demezse? Iste bunu düşünmekten çenemin sol tarafında nur topu gibi bir sivilcem oldu.
Haydı bakalım vatana millete hayırlı olsun.


25 Mayıs 2017 Perşembe

Bana Yeniden Yazılar Yazdıran....

Efendim hoşbuldum...
Baya bir ara verdim sanırim 😂 2 sene kadar...
Tarkan'a yeniden şarkılar yazdıran kadın varsa, bana da yeniden yazılar yazdıran bir adam var...
Nihayetinde benim Tarkan'dan neyim eksik?
Neyse tamam saymaya başlamayalım, gece gece bunalıma girmek istemiyorum....
Bu adama takma ad düşündüm, düşündüm bulamadım. Onun adı olsa olsa aşk olur.
Ohooo bizim kız yine abayı yakmış birilerine diyorsanız o yineyi ordan usulca kaldırın. Yine değil, benzer değil, bu da şunun gibi bunun gibi değil.
Başlangıç garip tabi. Yani benden normal bir başlangıç bekleyeniniz olduğunu sanmıyorum. Sosyal medya hesapları üzerinden kızlara yürüyen adamlara zamanında çok sövdüm. O adamlara aşık olan kızlara tüüü Allah belanı vermesin senin başka adam mı kalmadı dedim. Ama Allah bu sefer beni cezalandırmak yerine, dur şu kıza yadırgadıklarını bir de güzel tarafından yaşatayım dedi herhalde...
Tabi ben bunu her zamanki gibi algılayana kadar baya yok mümkün değil böyle olamaz kesin vardır bunda birşey dedim. Yok ya yok bulamıyorum.
Hoş artık aramıyorum da...
Beni aylar önce swarmdan ekleyen bu adamı kabul ettiğimi aylar sonra gecenin bir körü bu da kimmiş yahu diye fark etmemle adamı instagramda didiklemeye karar vermem arasında geçen 3 saniye bile bana şaşırmıştır eminim. Ben hiç tanımadığım birini instagrama eklemem , ekledim diyelim bakar silerim. Neyse gecenin bir körü bunu yaptım , yattım uyudum. Sabah uyandığimda takip isteğim kabul edilmiş, takip etmek istenmişim. Kabul ettim. Adamın profiline bir girdim, bir fotoğrafı var Bay Tarçınlı Kahvenin ikizi. Yok dedim, Allah'ım yeter beni sınama. Sınama derken, çat bi mesaj. Ve ben o mesaja da cevap verdim. Kendimi aştım. Içimde senelerdir güvenle yaşayıp, her sene yerini sağlamlaştırmak için bünyeme bir kat daha çıkan rahibe ağladı o an. En üst kattan kendini atmayı bile düşündü. Ama o mesajlaşmalar bir kaç gün sürdü gitti...
Sonra içimdeki rahibe , komşusu içimdeki paranoyakla oturdu konuştu belli ki. Ben gittim ortaokuldan kalma, dünyanın en öküz erkeği olduğuna emin olduğum adamla çıktım. Sayın okur sen söyle sevgilisine adıyla hitap ederek mesaj atan erkek olur mu? Peki ya kebapçıda rakı içtikten sonra arabada elini tutan adama sormazlar mı ulan hödük o eli tuttun madem niye benimle devren gibi konuşuyosun. Neyse blog nedir ya sen napıyosun orda diye soran bir adamdı rahmetli. E sen niye çıktın bununla diyecek olursanız. Bilmediğim tanımadığım adamdansa, yüz yıldır tanıdığım, annemin de ideal damat adayı olduğunu düşündüğü biriyle olmak kolay geldi. Yorgundum ben.
Üstelik o sırada bir de bay tarçınlı kahve mesaj atmasın mı?  Geliyorum ben herşeyi oturup konuşalım diye.
7 senede yoluna koyamadıklarımızı yoluna koymaya gelecekmiş.
Buna ne derler?
Ay götüm derler. Kusura bakmayın.
Neyse efendim. Ben naptım?
Ben öküz adam T.'yi bıraktım. Zaten yoktu.
Bay Tarçınlı Kahve'ye ilk hafta gelme dedim. Ikinci hafta geleyim dememesi için gece gündüz Evrene mesaj saldım. 24 saat Berksan'ın Gelme şarkısını dinledim. Nasıl etki ettiysem adam gelmedi. Inanmayacaksınız ama bana bi ferahlama geldi.
Allah biliyor da öyle hissettiriyor demek ki.
Sonra kafam bozuldu, babam tam 3 sene sonra geldi. Ve yine gitti. Ona takıldım adamın mesajlarına müsait değilim diyerek cevap verdim ve sustu.
Ben de onu unuttum.
Sonra birden bire o mesajlar yine başladı. Ve ben bu adamla buluşmaya karar verdim. Eveet karar verdim ama, o zaman da nasıl buluşurum, adam sapık mıdır? Beni keser mi? Böbreğimi çalar mı? Arabasına binmesem mi? Bana tecavüz eder mi? Soruları kafamda tepişmeye başladı. Rahibeyle, paranoyak beynimde halaya başladı. Tey tey tey hey yavrum hey!
Ama onları uyutup kafamdan kaçtım ben.
Evime yakın bir alışveriş merkezinde buluşmaya karar verdim. Taksiyle giderim, alışveriş merkezi de güvenli diyerek hazırlanmaya başladım.
Ve o sırada bir mesaj aldım.
"Konum at, ben seni alırım."
Sıçtık.
Kafamdaki paranoyak öldürecek beni derken, mesaja konum atarak cevap verdim. Ve adamın nerde olduğunu öğrenmek için aradım. Ilk kez sesini duyduğumda bir adamın sesini sevmeyi öğrendim. Odamda kendi kendime ne güzel sesi var diye konuşmaya bile başladım. Delilik bedava sayın okur.
Taksi şoförüne bile bunda tecavüzcü tipi var mı? Gözüyle bakan ben. Bütün olumsuz düşünceleri kafamdan attım.
Normalde 3-5 arkadaşını arayıp benden 45 dakika haber alamazsanız polisi arayın diyecek potansiyeldeki ben, tıpış tıpış evden çıktım ve adamın arabasına bindim. Biner binmez o bir çift mavi gözün bana bakışını ömrüm boyunca unutmayacağim.
Ve o sanki yüz yıldır tanışıyormuş hissini.
O gün aynı mekanda 7 saat oturduğumuzu.
Günün sonunda arabadan inerken sonsuza kadar orda kalmak istediğimi unutmayacağim. Unutamam, buraya da yazdım artik 😂
Malum b12 eksikliği insanda unutkanlık yapıyor.
Ama laf aramızda bence aşk b12 eksikliğine de iyi geliyor. Çünkü insan aşık olunca onunla yaşanan hiç bir anı unutamıyor.
Öyle bir aşkın içindeyim ki sayın okur, onun elleri sanki benim ellerim, gözleri benim gözlerim, her zerresi benim. Bana ait. Kendi elim bana ne kadar aitse o kadar. Kendi gözumle neyi görüyorsam onun gözleri de öyle. O kadar benim işte.
Aşk çok olunca anlatılmıyor belki.
Anca bu kadar....
Sen benim için yaratıldın lafının ne kadar derin bir laf olduğunun ispatı bu adam.
Ufak , artık önemi kalmayan, fakat bir film sahnesine konu olacak bir ayrıntıyla yazımı ufaktan bitireyim diyorum artık...
Şimdi bir sahne düşün, bizim kız ( yani ben ) aşık. Göz telefonda, mesaj bekleniyor, o mesajlar da çatır çatır geliyor. O sırada bizim kıza annesi çok da önemliymiş gibi o günün tarihini soruyor. Gözler ekranın yukarısına kayıyor ve manidar gerçekle karşılaşılıyor.
Benim hayatımın en güzel aşķını yaşamaya başladığım gün, bay tarçınlı kahvenin doğumgünüymüş😂
Evren'e altında yatan sebebi sormadım.
Manidar tarihi kurcalamadım.
Ne mi yaptım?
Teşekkür ettim.
Şükrettim.
Çok seviyorum, çok aşığım, bu adama bayılıyorum, ayılıyorum sayın okur....