-->

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Canımız yandı ama...

13'ün mü uğursuzluğu nedir, canımız yandı... Yandı yanmasına ama başımıza gelen bu felakette bir kez durup düşündük mü ? Amacım asla sitem etmek ya da can yakmak değil... Tahminimce Soma Faciasına canı yanmayan kimse yoktur. Varsa zaten bir zahmet blogumu terketsin, hatta ülkeyi, hatta dünyayı terk etsin...
Günlerdir kelimeler boğazımda düğümlü, elime kalem alamaz hale geldim... Ne yazacağım günlüğüme ben? Çocuklar babasız kaldı, anneler evlatsız, eşler kocasız mı? Peki dünyada böyle olmuyorken neden benim ülkemde bunlar oluyor?
Benim kendi adıma içim rahat, ben sebep olmadım bunlara ama olanların vicdanı sızlasın istiyorum, tabii varsa...
Sedye kirlenmesin diye çizmesini çıkartmak isteyen canım kardeşimize hepimizin canı ayrı ayrı yandı eminim... Peki biz olsak çizmemizin o sedyeyi kirletmesine üzülür müyüz? Üzülmeyiz, üzülmememiz gerekir... Çünkü candan kıymetli hiçbir şey yok... Neydi o güzel ruhlu işçimizin kendisini bu kadar değersiz hissetmesinin nedeni? Sadece devlet mi? Hayır.. İşin içinde halk da var sayın okuyucu... Arkadaşı evli , bebeği var diye onun kurtulmasını isteyen kardeşimiz gibi miyiz? Toplum işçilerimizi ezmedi mi senelerdir. Pisler demedik mi? Yanımıza oturunca tiksinmedik mi? Gittiğimiz bir yerde onlarda yemek yese bozulacak insanlarımız yok mu bizim? İşte millet neye değer verirse devlet de zamanla ona değer vermek zorunda kalacaktır ben bunu savunuyorum...
Peki sen ne yapıyorsun demeyin, ben kendimi övmekten asla hoşlanmıyorum. Doğal olanı anlatmak istiyorum. Benim gibi olanların çokluğunu umarak yazıyorum bunları...
Ben sabah uyanırım, sokağımızda çöp toplarlar, günaydınlaşırım... Teşekkür ederim bizim pisliklerimizi temizledikleri için, çünkü onlar olmasa biz mikroptan yaşayamayız, onlar bizim için pisleniyor.
Yan tarafımız inşaat, her gördüğümde kolaylıklar dilerim, öğlen vakti annem mutfaktan seslenir onlara , çocuklar içmısınız diye... Bazen türkü söylerler birlikte, camdan onları dinlerim, türkü sever miyim? Sevmem, ama onların neşelerine ortak olurum... Ortak oldukça çoğalır neşeleri... Çünkü onlar sayesinde evler var...
Ben şehirdeyim, gördüğüm yüzlerce insan benim için birdir. Bağdat Caddesinde mendil satan 80 küsür yaşındaki gazi amcaya göz yaşı dökerim, kendimden tiksinirim onu bu işi yapmaktan kurtaramadığım için.  Ve daha aklıma gelmeyen bir çok şey. Yaptın da ne işe yaradı demeyin, bir kişiden bir şey olmaz ama sen ben diye bir şey yok. Hepimiz böyle olsak, devlet de bir süre sonra halkına uyum göstermek zorunda kalmaz mı? Bir umut belki değişir her şey. Ben annemden öğrendim, herkesin eşit olduğunu... Kimseyi küçümsemedim. Siz de evlatlarınıza öğretin, insana kıymet vermeyi, kimbilir belki bir gün sizin evlatlarınız başımıza geçer de değer vermeyi öğretir. Her şey bununla başlar...
Belki de bir daha yaşanmaz böyle can yakıcı olaylar,
Kendimi zorlayarak, ellerim titreye titreye yazmak zorunda kalmam belki...
Ben burada Soma'dan kmce ötede hiç tanımadığım kardeşlerime, babalarıma, amcalarıma ,abilerime yanıyorum....
Geride kalanlara yanıyorum.
O insanlara değer vermeyip de bunu yaşamalarına sebep olan her kimse, benim canımı yaktınız... Benim gibilerin canını yaktınız...
Dilerim son olsun, Dilerim herkes hakettiği değeri görsün...
İçim çok dolu ama kocaman bir düğüm, çözülmüyor , yazamıyorum...
Kimbilir diyorum belki bir kaç gün sonra, ama bilmiyorum..
İçimden nefes almak bile gelmiyor ...!

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder