-->

2 Haziran 2014 Pazartesi

Her telden...

Bir önceki yazımda çok içli çok mühim bir olayla karşı karşıya gelmiş gibi yazmış olsam da durum öyle değil tabii ki...
Bakalım bu yazmadığım zaman diliminde neler olmuş diye konuya girecek olursam konu çok dağılacağı için sadece ada maceramı anlatarak bu geceyi noktalamayı düşünüyorum.
Tahminen on gün önce annem ben ve bir arkadaşı adaya gittik. Buraya kadar sıkıcı, sakin ve sıradan olan günüm tabii ki öyle geçmedi. http://takintinindunyasi.blogspot.com.tr/2014/04/kritik-misiniz.html yazımın sonunda bahsettiğim şu 32 yaşındaki psikolog çocuk da günün ilerleyen saatlerinde annemin davetiyle bize katıldı. Bunun adı uzun olsun. O'na çok daha kötü isimler de takabilirdim fakat vicdanlı davranma taraftarıyım, sonra evren başka yerlerimizden acısını çıkartıyor. Neyse ben oteldeyken bu uzun haber verdi ben de bunu gittim vapur iskelesinden aldım. Annemle arkadaşı da aramıza katıldı, biraz oturup gittiler. Ya bu uzun ilk gördüğümde çok yakışıklıydı, yani çok olmasa da annem çok yakışıklı dedikçe ben de gaza gelmiştim ama çocuğa bir haller olmuş, bir de daha önce hiç yan yana yürümemişim ben bununla, adam çok uzun. Ben uzun erkek sevmiyorum. Sevgililerimin hepsi kısaydı benim. Ben adama bakarken boynum yukarı kalkmamalı,bir de gerçekten cüce gibi hissettim kendimi, neyse oturduk bir yere boyumuz eşitlenmiş oldu, ben başladım uzuna Bay Tarçınlı Kahve'yi anlatmaya... Dakika 1 gol 1! Sonra biraz yürüdük, uzun elimi tuttu yürürken, ama ben hala aynı konuyu anlatıyorum.... Konuyu bitirirken de ben bir kere sevdim, öncekileri sevdim sandım, sonrakiler de umrumda değil bile dedim. Hayır niye gaza geldim bu kadar onu da anlamış değilim. Neyse biz otelde kalacaktık, ben de tek kaldığım için piyango bana vurdu, gittik benim odama, tabi uzun eminim farklı hayallerle o odaya dalmıştır ama durum hiç de öyle olmadı. Ben odaya girdim, tam sırtımı yatağa dayayıp oturayım diye kendimi arkaya attım , çat diye kafamı vurdum. Ama ne vurma! Beni aldı mı bir korku, Allah'ım dedim ben burada beyin kanaması geçireceğim, bu da annemlere haber vermeden kaçacak. Böyle düşündükçe midem bulanmaya , başım dönmeye başladı benim. Bindim çocuğun tepesine, ölüyorum ben kurtar beni diye. Hemen google'dan baktım, beyin kanaması belirtilerine, okudukça da bütün belirtileri göstermeye başladım. Dilinizi çıkarın , gözlerinizi döndürün yazdığı için de bütün gece periyodik olarak bu hareketleri tekrarladım. Bunlara rağmen, uzun sarılmaya, sırnaşmaya kalkıştı. İttim, sen beyin kanaması geçirmek üzere olan bir kızla bunları nasıl düşünürsün dedim. Garip baktı. Ama dışarı çıkardı beni, hava aldık,açıldım. Sanırım oda çok sıcak olduğu için benim midem bulanmış. Neyse çaktırmadan 24 saat uyumamak için uzunu da çenemle ayakta tuttum, o kadar çok konuştum ki, uzunu ter bastı, gitti duş aldı, bir de o anda su sıcak değilmiş, buz gibi suyla aldı duşunu, oh olsun ona. En sonunda uzuna sen hep Facebook fotografındaki gibi kirli sakallı ol ve güneş gözlüğünü hiç çıkartma dedim. Yapacak bir şey yok, gözlüklü haliyle gözlüksüz hali arasında değil 7 , 77 farkı da bulurum ben. Ayrıca tek kaş. Yani anlayacağınız benim bünye bu çocuğu almadı. Sabaha kadar da uyumadım. Sabah uzun gitti. Sonra da annemle ben eve döndüm. Uyudum, uyandım bir baktım boynum bükük. Bunu anlamıyorum, kendime bir baktım, sanki dün gece götürülüp terk edilmiş kız moduna hemen geçivermişim. Yatakta oturuyorum, boynum sola doğru bükük, uzun hakkında bir ton şey düşünerek, gözlerimi deviriyorum, döndürüyorum... Elim telefonda, puşta bak aramadı diyorum. Yahu niye arasın demeyin, sonuçta bütün bir geceyi birlikte geçirmişiz, bu da bir paylaşım... Neyse düşündüm düşündüm, buna mesaj attım, bir arkadaşının sorduğu bir site vardı onun hakkında. Cevap gelmedi! Aradım, açmadı. Sonraki üç günde özelden aradım. Açmadı. Neyse demek ki sadece bana değilmiş dedim ve ölüm senaryoları kurdum hakkında, hatta içim acıdı, kötü davrandım, bak üç günlük dünya öldü işte çocuk diye. Ama daha sonra kapalı olan telefon açılınca ölmediğini anladım. Bir ara cesedin yanında telefonu bulan polisler mi açtı diye düşündüm ama korkmayın, kısa sürdü. Çünkü telefonu şifreliydi, bunu gördüm. Baktım ölmemiş, bilinçli yapıyor. Her zamanki gibi önce bilekten dirseğe kadar bir mesaj attım."Sen beni götürmeye çalıştın ama beceremedin ondan hırs yaptın temalı"( ihtiyacı olan varsa arşiv geniş, paylaşabilirim), daha sonra da Facebook'tan sildim. Telefonunu da sildim. Sıralama hep aynı zaten. Daha sonra da google'da adını soyadını arattım. Yaptığı mesleğin ve çalıştığı yerin çalışan listesine baktım, tam 279 sayfalık isim listesinde adamın adını aradım, her sayfada 30 isim olsa düşünün artık. Uzunun adını bulamadım, gözümden mi kaçırdım dedim bir daha baktım, yok. En sonunda bunun adı bile yalan dedim...
Geçen annemle konuşurken duydum, beni şikayet ediyordu, bilekten dirseğe kadar mesaj atmışım diye... Annem geldi yanıma arayacakmış seni dedi, gözlerimi döndürdüm ve aramasın yea dedim. Ama o an arasın istedim, birilerine trip atmaya çok ihtiyacım vardı. ARAMADI. Götümü yesin pislik.
Yalnız yine içimdeki Kezban'ı kutladım, varsın bana rahibe desinler, ya öyle olmasaydı? Ya bununla bir şey yaşasaydım ben? Bir şey olmadan aynı odada kaldım diye boynu sola kayan ben, acaba yaşasam ne yapardım?
Yazık bu uzuna ya :) Tahminimce hayatının en berbat gecesini geçirdi, buna rağmen de bütün gece bana seni seviyorum deyip deyip,evlenmekten bahsetti. Tabi yemedim...

Not: Uzun yazarken bilerek özel isim muamelesi yapmadım, yazım hatası yapmış demeyin,takarım malum...
Bir sonraki yazımda öyle bir konum var ki.... Şimdi çok taze, onu da sindirip öyle yazacağım.
Öptüm!
 

4 yorum :

  1. Ayy nasıl heyecanla okudum anlatamam :D
    Zavallı çocuk ne ümitlerle daldı o odaya kim bilir :D
    Ama en iyisini yapmışsın baksana yaptığı iş hakkında bile yalan söylemiş sana. Yada en azından çalıştığı yer hakkında. Ne hayır gelir ondan.
    Hem aramasını da bekleme boşver. Ne yaparsa yapsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yok ya geçti bitti zaten annemle de arasını açtım görüşmesinler diye, ben sadece o anda stres atmak istedim ondan arasın dedim ama aramasın bu saatten sonra hiç uğraşamam bence adı bile yalan olabilir onun o kadar diyorum :D

      Sil
  2. Merhaba :)

    Dördüncü Tekil Şahıs sayesinde keşfettim blogunu dediği gibi çok içten yazıyormuşsun:) Çok sevdim ki en iyisi okumaya devam edip seni daha iyi tanıyayım:)

    YanıtlaSil
  3. Hem 4. tekil şahısa hem de size teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil