Hepsi farklıymış gibi geliyor, başı, sonu, yok diyoruz bunu bir başka sevmiştim... Bundan canım fazla yanıyor. Kimseyi sevemem , onun gibisi yok diyoruz. Sonra yine seviyoruz. Yenilen pehlivan hesabı...
Sonra yine bir başka yanıyor canımız...
Aslında hepsi bir.
Sadece unutuyoruz.
Yanlış adam mıknatısı yutmuşum ben, bir de kova burcu zeki olur diyorlar. İyi de arkadaşım, zeka aşka işler mi? İşlemiyor. Siz, o muhteşem ilişkilerinizi yaşayan çiftler, bunu nasıl başarıyorsunuz bilmiyorum ama , ben artık hatayı kendimde arama aşamasını 3 durak geçtim, inip de tekrar geriye yürüyemem.
Önce karşımdaki adamlara bir güzel saydırıp, sonra da Evren'le şiddetli bir kavgaya tutulma niyetindeyim. Aynaya bak , yaşadığın her şeyin sorumlusu sensin diyen kendim de dahil tüm yaşam koçlarına saygılarımı sunuyorum. Arkadaş ben bu adamları mumla mı arıyorum? Evet dibime ışık vermeyen mumla... Haliyle gözümüz görmüyor, adama çarpıp düşüyoruz.
E bu kaçıncı? Kendime de çok kızgınım, içimde bir saftirik var benim...
İki güzel lafa hop , indiriyorum yelkenleri yere, yerde su yok, bitmiş su, sürtüne sürtüne yırtıldı o yelkenler.... Suya inseydi bari...
Mesela son mesele, şu ellerine kokum sindi diye evine gidip huzurla uyuyan, dünyanın en masum şeyini yaşadığım şahsiyet, şimdi mesaj atsın, koşarak yanına gitmezsem şanıma leke sürerim ben. Böyle böyle hata defterimizi oldukça kabarttık biz, bu defter bitsin artık.
Bu senaryo tutmadı hocam,
Senaryo bir çölde geçiyor, esas kız bedevi rolünde, ve ilk bakışta farklıymış gibi görünen kutup ayıları , esas kızın boş anını bekliyor...
Yok yönetmenim bu iş artık olmuyor.
Bay Tarçınlı Kahve'nin laneti midir?
Basiretsizlik midir?
Fransız la paix'de yatmış adamdan tutun, anasıyla üfürükçüde gezenlere kadar her çeşit insana denk geldim.
Yeter artık, yok mu bunun normali?
Bir yandan da seviniyorum, hani zıt kutuplar birbirini çekermiş ya ben böylelerine denk geldiğime göre baya normal bir insanmışım diye... Züğürt tesellisi işte...
Ya ben dün ağlak şarkılı müzik listemi bile değiştirmiştim...
Şimdi yine önceden hiç fark etmediğim şarkı sözlerinde can yakma zamanı mı? Acaba bu sefer kaç sabah uyanır uyanmaz aklıma yokluğu gelecek ? Olmadık yerlerde sızlayan burun direğine çözüm bulamayan İsviçreli Bilim adamlarına kim bilir kaç kere söveceğim? Ve ben kim bilir daha kaç kere küçük şeylerden mutlu olduğum için, çok büyük üzüleceğim?
Değişsin bu senaryo, bu adam gitmesin.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder