-->

4 Ekim 2014 Cumartesi

Küfürlü iç sesim var, yersen !

Aslında bu gece bu adamı yazmak yerine misafirlikte tuvelete girmenin sıkıntılarını incelediğim bir yazı yayınlasaydım vatana millete daha hayırlı bir iş yapmış olacaktım ama içimi dökmem , kinimi kusmam, nefretimi haykırmam, sonrada hiçbir şey olmamış gibi ağlak aşk şarkılarımı dinlemeye devam ederek günlük yazmam lazım.
Günlerdir sessizliğimin sebebi meşguliyetim. Sosyal medya uzmanı olmak da böyle durumlarda artı mı eksi mi sonuçlar getiriyor çözemedim ama ben bu adamın 7 ceddini, yetmedi o salak eski sevgilisinin 7 ceddini, ev adresine kadar buldum. Hatta babasının annesini kiminle boynuzladığını bile buldum. Burada da fotoğrafı, ve adamın fotoğrafta kadının götüne nasıl baktığını yayınlamak istiyorum ama şahsen topuklarımda delikle çok hoş duracağımı düşünmüyorum. Hem babasının özel hayatından bize ne değil mi? Yalnız bunların ailece gurbetçi bavulu gibi kıçı olan kadınlara ilgisi varmış o fotoğrafla bunu anladım. Yani yamuk eski sevgilisinin sebebi aile geleneğiymiş. Tövbe yarabbim Allah yaratmış ama şimdi bu durum da çirkin şansına oldukça güzel ispat.
Hem ben adamı gözümde fazla büyütmüşüm ya, adamın kuzeninin foursquare fotoğrafı Louis Vuitton'da ayakkabı denerken çekilmiş. Hem babası annesini aldatınca ayrılmamışlar da , ürktüm ben bu ilişki tiplerinden. Hem Hamlet bilgisi de sadece diziden kaynaklı. Ayrıca aynı dizinin evlilik sahnesi Twitter'da paylaşılmış. Doğru gurbetçi bavuluna yetemezsin sen canım diye cevap yazmamak için kendimi zor tuttum.
Ama ben dedim Kırmızı Kafa'yla, Japon'a , bu adamdan bir bok olmaz dedim de, onlar benim kafama su şişesi fırlatınca ben gittim de bu adama aşkımı ilan ettim. Gerçi onlar da haklı, anlatınca pek bir hoş duruyor olayımızın esas kahramanı. Ama içi beni dışı sizi yakar.
Ben birine sadece onu gerçekten sevince söylediğim için, kendisinden sabahlara kadar bu cümleyi duyunca pek bir ciddiye almışım. Ayrıca ben sana ölürüm deyip duruyordu bütün gece, salak gibi ne gerek var yaşa deyip durdum, bence de ölsün bu saatten sonra, madem bu kadar istemiş... Mani olmamak lazım değil mi?
Tamam piç adam iyidir, insana beyin jimnastiği yaptırır dedim, buna hala sonuna kadar katılıyorum, düz adamlarla da yapamıyorum ben ama bu kadarı piçlikten çok daha başka bir gruba giriyor ben şimdi o hakareti etmeyeceğim ama siz gayet güzel anlayacaksınız , benim potansiyeli yüksek canım okuyucularım...
Şimdi bana çok büyük bir haksızlık yapıldı, ben de bu kadar sessiz kalıyorum ya, kendimden de korkuyorum bir yandan. Hayra alamet de değil bu durum.
Eski sevgilisinin masalarını boyadığı kafeye gidip masaları kırıp faturasını bu ruh hastasına mı yollasam, fabrikasındaki parfümleri mi ateşe versem , hacılara hocalara gidip intikamı mı alsam diye düşündüğüm anlar da oldu. O gecenin bir vakti açıp dinlediği salak şiir ve şarkıyı da zamanında o gurbetçi bavuluyla dinlediğini fark ettiğim andan sonra bana bir aydınlanma geldi.
Dedim ki kızım Takıntı , bu adam zavallı...
Sessizce çek git, o seni asla taşıyamayacaktı.
Sonra kendime inandım ve gittim.
İşte hepsi bu kadar.
Ha seviyor muyum?
Onu hiç sormayın,
Oldu bir kere öyle bir saçmalık....

Misafirlikte tuvalete girme konusu kadar boktan bir mevzuyu ve bu boktan adamı okuyup derdimi paylaştığınız için teşekkür ederim.
Sevgiler....

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder