-->

26 Aralık 2013 Perşembe

Üzülmeye Utandım...

Kafamda bir kaç gündür Mabel Matiz Ölü Pantolon çalıyor. Bu adamcağızın bu genizden gelen sesiyle uyanıyorum, uyuyorum. Nedenini bilmiyorum. Sanırım iki haftadır yaşadığım daha doğrusu yaşayamadığım saçmalığa da ancak böyle bir şarkı uyardı. Şarkıyı da tam bilmiyorum, bir iki kere dinlemişim, zamanında bu blogda aşk postları girmeme sebep olan vatandaşın ergenlikten yeni çıkmış kardeşinin twitter hesabını O'na dair bir şeyler bulur muyum acaba diye didiklerken... Kafada sadece Mabel Matiz tınısı var, sözler yok.... Neyse baktım bu böyle olmayacak şarkıyı açtım defalarca dinledim. Madem kafamda çalacak o zaman sözleriyle çalsın... Hem bir yandan da belki kendi  kendime anlamlandıramadığım garip ruh halimi beynimin şarkıya olan takıntısıyla çözerim diye düşündüm. Olmadı...
Neyse bu geyikten sonra asıl mevzuya keskin bir giriş yapmam lazım farkındayım ama iş o noktaya gelince ben de yazma yetisi denen şeyden eser kalmıyor. 
Yalnız şunu anladım, zor olan birine aşık olmak değil, o hayatında herkesten farklı yere koyduğun adam çekip gittikten sonra başka birine şans verme cesaretini gösterip, yanılmakmış. 
Hep bunu bilir bunu söylerim, bir şey çok iyi başlıyorsa ve karşındaki insan çok düzgün görünüyorsa o buz dağının görünen kısmı muhabbetine illa ki dönecektir. 
Bir de garip bir ayrılık evresi oluyor böyle durumların;
Malum ayrıldık, üzülmek lazım ( beyin buna programlanmış ), hafiften mod düşerken hoopp iç ses devreye giriyor, buna mı üzüleceksin, siktir git.
Bir de böyle zamanlarda istemediğinden insanın kısmeti açılır da açılır, biri çıkar yazar, n'olucak ya bi deneyeyim dersin , o ağzına sıçtığım iç sesim yine devreye girer, saçmalama daha yeni bir ilişkiden çıktın, çorba olur.
Ulan üzülsem iç ses, keyfime baksam iç ses. Ne istediğini ben çözememişim başkası beni napsın? Günler böyle dengesizliğin dibine vurmuş geçip giderken, sudan çıkmış balığa döndüm. Kendime bile anlatamadığım , şuursuz, abarttığımı kül tablasına bakıp yuh dediğim de anladığım günlerdeyim.Kimseye de anlatamıyorum ki taşak geçiyor herkes, mizacımda ciddi değil ki benim, haliyle aşık olunca da, unutunca da kızınca da kimse anlamıyor. 
Yalnız eski sevgili laneti diye bir şey var artık ben buna inanıyorum. Adam artık nasıl ah etmişse , göçtüm ben. Allah'tan blog okuyacak kapasitede biri değil , bunları okuyup da zevkten dört köşe olamayacak. Yazık ya çocuk sosyal medya uzmanını Facebook hackleyen biri sanan , saf bir şeydi. Yalnız bu saf arkadaşımızın nasıl bir ah etme sistemi varsa , ondan başkası bana dokunamıyor. Küt bir şey oluyor , her şey bozuluyor. 
Daha öncelerde ah etti madem başkasına yar olamıyorum , bir zahmet kendisi gelsin diyen iç sesim de konuşmuyor artık. 
Ben bu son yaşadığım olayla, daha ancak bir öncekinin izlerini def etmişim demek ki bünyeden, yeni yeni susturabilmişim sadece O olmalı diyen iç sesimi, susturabilmişim de içimdeki karaktersiz adam mıknatısı bu kadar aktifken al birini vur ötekine hesabına dönüşmüş olay.
Adama geber dedim;
Bana "köpekler istedi diye atlar ölmez" dedi ya :D 
Demedi daha doğrusu , bu durumda kişnedi....
Futbol camiası bu adamcık bu lafı kullandı diye yasta...
Ve ben gerçekten bu sefer üzülmeye utandım, zaman zaman da üzüldüm ve kendimden utandım...

Not 1 : Sevgili Mabel Matiz, son cümlemi yeni bir şarkı sözün için sana bağışlamak istiyorum...
Not 2 : Mabel Matiz'in Ölü Pantolon isimli şarkısının " yehiiiiiii heyyaaaa yehhiiiii heyyyaaaa " bölümünü de tüm eski sevgililerime armağan ediyorum ( Kendisini at zanneden de dahil )
Yazımı bitirirken bu kadar konusunu edince , şarkıyı da paylaşmak farz oldu...
İyi dinlemeler , haydi hep birlikte yehiiiiiii heyyaaaa yehhiiiii heyyyaaaa , yehiiiiiii heyyaaaa yehhiiiii heyyyaaaa!!!!!!!!!


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder