Üç günlük adamın arkasından kim bilir kaç sabah kafamın içinde Bendeniz'le uyandım ben. Gözümü açar açmaz, "güvendiğim dağlara kar yağdı , hiç ummadığım yerden yara aldım", haykırışlarıyla boynum bükük kalktım. Ne paylaştım da aşk acısı çektim o kadar bilmiyorum. Belki de hepsi Bendeniz'in yüzünden... Günde 10 kere tarot bakılır mı? Senede bir kere bakılır... Hoş ben elimin altında bu kartlar varken zaten maksimum bir hafta dayanabilecek kapasitede bir fal manyağıyım ama her gün kaç kere tarot bakılır? 10 kere baktım. Her aynı soru, dönecek mi? Dönmedi. Onu geç, iyi çarpılmadım ben. Ben bu faldan net cevap alamıyorum başka açılım bulmam lazım diye derin bir google araştırmasına geçtim. O araştırma sırasında çok fal bakana 3 harflilerin musallat olduğuna, başına türlü felaketler geldiğine dair yazılar okudum. Ve inandım, ve korktum... Işıkları açıp uyudum... Uykusuz gecelerim, aşk acısından değil, göt korkusundandır. Değdi mi? Değmedi.
Üç aylık adamın ardından bir sene ben bu adamla inanılmaz bir aşk yaşadım, ölsem de gam yemem , hayatımın aşkıydı , başkasını sevemem , aşka küstüm triplerinde şuursuz dolandım durdum. Adamı deli gibi özledim. Yıl dönümümüzde -ki bu yılbaşına denk geliyor- değiştirdiğim hattımdan isim vermeden yeni yılını kutlamayı, olay yaratmayı bile düşündüm. Sayfalarca yazdım adama özlemimi, ellerini özledim dedim. Horlamasını bile özledim dedim... Sonra bir aydınlanma geldi bana; iç sesim hayatımda ilk kez kimsenin soramayacağı kadar dürüst bir soru sordu bana;
-Üç ay çıkıp sadece iki kere görüşebildiğin bir adamın yaşatacağı ilişkinin tam olarak nesi özeldi?
Yine ben gözümde büyütmüşüm...
Değdi mi? Değmedi...
-4 sene milletin sen bu adamla yerin dibine girdin, kim bu cücük dediği bir adamla mücadele ettim. Yeri geldi bir günde 3 kere ayrıldım. Yeri geldi göt gibi ortada bırakıldım. Yeri geldi başıma gelen felaketlerden ötürü ben suçlandım. Ezildim. Annemin ameliyatına giderken bu adam tarafından terkedildim, üstüne bir de benimle barışması için dil döktüm. ( bu noktada sen de su katılmamış salakmışsın dediniz değil mi, çok ayıp).
Değdi mi? Değmedi...
-Yine bir 4 sene bir iddaa bayimiz olsa gül gibi geçinir gideriz diyen, dışarıya adım attırmayan, arkadaşlarımla evde otururken bile telefonu açık bıraktırıp konuşmalarımı dinleyen, öğlen yemeğini ona haber vermeden dışarıda yedim diye benden ayrılan, ayrılık şarkılarının sözlerini mesaj atan bir ruh hastasıyla geçirdim. Bunu bir de 15 ay askerde bekledim. Onu da eklemezsem ayıp ederim.
Değdi mi? Değmedi...
Yalnız yanlış anlaşılmasın. Bu adamlar tarafından kıçına tekme yemiş gibi bir eziklikle yazı yazmış olabilirim. Durum her zaman böyle olmadı ama sonuç değil benden götürdüklerine bakacak olursak ben eziğim.
Şimdi ben tüm bunları niye yazdım biliyor musunuz?
Ben uslanmamışım yazıya başladığım anda bunu fark ettim...
Bu gün yine aşık olmak istiyorum. Kalp bir başka çarpsın, belki evreler hep aynı, belki uzun da sürse , kısa da sürse salak ben hemen incinebiliyorum. Belki hemen güveniyorum, belki de farklı olamayacağını bile bile - ki nasıl olabilir,erkek dediğin seri üretim kalas- ama ben bu kalasları da sevdim, yeni gelecekleri de sevmek istiyorum. Hatta o yeni geleceklerdeki çoğul ekini artık kaldırmak ve bir kişi de kök salabilmek istiyorum. Hatta bazen keşke annemin bulduğu zengin koca adaylarımla en azından bir kere görüşseydim diyorum :) ( Annemin bu yüksek performansına bir gün değineceğim)
Aşk lazım... Bence sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yemiyor. Ben sıcak sütü içmeye de hazırım... Ağzımın yancağını bile bile...
Yayın evi maceramı yazmak için açtığım blogda aşkı haykırdım bu gün, vardır bunda bir hayır der, biraz ezik bulduğum yazıma son veririm.
Esen kalın...
Yaşadım,yazdım.... Ya da yazdım yaşadım, bilmiyorum ki... Şimdi bir de buna mı takayım?
7 Ocak 2014 Salı
Uslanmadım...
Etiketler:
ask
,
aşk
,
ayrilik
,
bayantakinti
,
eskisevgili
,
ilişki
,
ilişkiler
,
love
,
özlem
,
sevgi
,
sevgili
,
takintinindunyasi
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Bunları gerçekten yaşadın mı bilmiyorum ama ezik falan değilsin sen.Sevmenin, inanmanın suçu olur mu? Herkesi kendin gibi görmekten ve o insanlara hak ettiklerşnden fazla değer vermekten başka birşey değil bu.Sende bu yürek olduğu sürece sen yine aynı seveceksin, yine aynı üzülecek ya da sevineceksin.Mesele karşına doğru bir insan çıkmasında.Hadi hayırlısı:)
YanıtlaSilblogda bahsettiğim her şeyi yaşadım, güzel yorumlarınız için teşekkür ederim :)
Sil