-->

22 Ocak 2014 Çarşamba

Yayın Evi Macerası Part 2 ( Kız Rüyalanıyor mu Lan )

Arkası yarın dedim ama o gün bu gündür olaylar peşimi bırakmadı. Evrene yine ne sakin hayatım var yeaaa mesajını mı saldım fark etmeden bilmiyorum ama oldukça hareketli günler yaşadım da değil bloga yazı yazmak, uyumak için bile vakit bulamadım.
Bakalım ortalıkta görünmediğim günlerde ne olmuş?
-Taşındım. ( 2 ay içinde ikinci kez ) ve yan sokağa... ( yorum sizin... )
-Kazık yedim. ( Gayet normal )
-Eski arkadaşlarımla buluştum ve yediğim kazıkların ayrıntısını öğrendim. ( Bu ayrı bir blog yazısı olarak ayrıntılandırılacaktır.)
-O arkadaşlarımın arasından hala eski sevgilisini unutamamış bir arkadaşımız, gaza gelip bana yazmaya başladı, yalnız bana yazarken bir yandan da eski sevgilisine giydirip hala kavga edip benimle de dertleşiyordu. Çorba oldum. ( Bu da ayrı bir blog yazısı olmaya hak kazanmış bir konudur.)
Anlayacağını bana çok malzeme çıktı bu hafta...
Bir de arada annem İngiliz bir adamla kavga etmeye kalkıştı ve tıkanıp kavga edemeyince küfretmem için telefonu bana verdi. Lakin annemin hayal gücündeki gibi değil olaylar, İngilizlerin küfür dağarcığı bizim kadar geniş olmadığından , annem yabancı dilin o kadar da gerekli bir şey olmadığına karar verdi ve beni koleje yolladığı yıllara lanetler yağdırdı. Bu da ayrı bir blog yazısı olacak.
Neyse iki hoş beş yapalım dedim...
Dönelim mi konumuza...
En son yayın evi sahibiyle yaptığım talihsiz telefon konuşmasında kalmıştım;
Bir hafta ses çıkmadı yayın evinden. Ben tabi kendimle konuşmaya başladım, Allah'ın salağı geri zekalılar gibi konuştun, adam seni aramayacak, hevesin kursağında kalacak vs vs. Ve beni tekrar aradı sevgili yayın evi sahibim...
Bir gün sonrasına randevu verdi.
Annem başladı, tanımıyorum ben orayı, kimdir , nasıl bir yerdir , ben de geleceğim. Anne diyorum olmaz. En sonunda dönüp bana açık açık kızım orada seni sikerlerse ben n'aparım dedi...
Evet bunu gerçekten dedi. Vallahi biz ailece Kezban'mışız , ben tek değilmişim. Mecbur aldım annemi gideceğim. Ama nasıl bir ruh haliyle hazırlandıysam, pileli etek, diz üstü çorap giyip gittim ben yayın evine. Başka biri yapsa, kız kitap görüşmesine değil de , liseli fantezisine gidiyor derler. Maalesef ben seksi olmak için yaratılmamışım. Gerçekten liselilere döndüm. En sonunda ulaştım yayın evine. Annemi sekreterin yanında bırakıp, içeriye girdim. Ve gayet güzel konuşmaya başladım. Annem beni o kadar korkuttu ki içecek ikramı teklifine bile evet demedim. O kadar da tatlı bir adam ki yayın evi sahibi... Annemle de karşılaştı en sonunda, orada notumu vermiş ve Kezo olduğumu anlamıştır zaten. İlk konuşmada salak ikinci konuşmada Kezo oldum ben...
Ve tüm bunların üstüne kendimi o kadar kaptırdım ki , o günlerde senelerdir görmediğim okul arkadaşımı rüyamda görüp de adama birden bire nasıl aşık olduğumu anlatıp garipliklerimi üçledim. Allah'ın hakkı üçtür sevgili okuyucularım...
Adamın biz sizi ararız demesini beklediyseniz haklısınız, bekleyin tabi...
Ama ben o anlaşmayı o gün yaptım ve Mart'ta kitap geliyor ... :)
Demek ki içimdeki ışığı gördü benim , hemen bir kemik gözlük ve fularla moda girebilirim sorun yok. Etrafımda bu kadar kişiliksiz varken benden 6 cilt ansiklopedi bile çıkar...
60 yaşına kadar yazsam bitmez. Malzemesi kendi olanın sırtı yere gelmezmiş.
Hayatımdan geçen tüm kişiliksizlere teşekkür ederim....

4 yorum :

  1. Seni öyle kıskandım ki... Biliyor musun, ben de buraya ilk profeyşınıl olamayan romanımı atmıştım baya uzun bi mesajla.. Cevap gelmedi..
    Neyse, bizden birinin daha oldu ya kitabı, ben mutluyum ^_^ Ama yine atacağım valla bana ne yahu!

    YanıtlaSil